kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2021 Pazar

Prostat Kanseri


İnsan vücudunda metabolizmanın işleyişinde bütün hücreler kendini yenileyerek çoğalırlar. Fakat hücrelerinin çoğalması bir takım nedenlerden dolayı düzenli bir şekilde çoğalması kontrol altında tutulamaz ve bu kontrolsüz çoğalma yüzünden hücrelerin bir arada birikerek çoğalması neticesi ur dediğimiz olay olmaktadır. Bu hücre topluluğunun bir bölümü olduğu yerde kalır veya dolaşım sistemi ile insan vücudunda dolaşarak uzuvlara yerleşip orda çoğalabilir. Uzuvlara yerleşip ve bulunduğu bölgede çoğalan bu urların iki türlüsü mevcuttur. Kötü huylu urlara(malign tümörler) kanser denir. Prostat bezi bütün erkeklerde bulunur. Bu uzvun görevi de erkekte meninin yapılmasından mesul olan salgıların üretilmesidir. Kanser hücrelerinin, başka bir deyişle malign tümörlerin, çeşitli yollarla aktarılması ve burada dağılması neticesi bu bölgede kanser bölgesi olur. Bu hastalığa prostat kanseri denir.

 Prostat Kanseri Kimlerde Görülür?

Erkeklere spesifik kanserlerden en sık görüleni prostat kanseridir. Bunun yanında  50 yaşını aşmış erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık rastlanan kanser türüdür ve 65- 75 yaş aralığında görülme ihtimali en fazladır. Bu hastalığın halk dilinde karşılığı yaşlı erkek hastalığıdır. Ailesinde prostat kanseri öyküsü olanlarda da bu hastalığın görülme ihitmali yüksektir. Ayrıce genetik etkenlerin yanında çevrenin tesiri olduğunu unutmamak gerekir. Kanser oluşumunda genetik+etraf ko-birlikteliği söz konusudur. Yanlızca tek nedene bağlamak doğru bir yaklaşım olmaz.

 Prostat Kanserinin Görülme Nedenleri?

Bu hastalığa yakalanan hastaların, hastalığa yakalanma nedenleri tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu yüzden ailesel geçen genetik bir hastalık olduğu düşünülmektedir. Prostat kanserine yakalanan erkek fertlerin birinci dereceden akrabalarında da kanser öyküsü olduğu tespit etmiştir. Bu yüzden bu hastalığın genetik nedenlerden dolayı alana geldiği muhtmel görüştür. Bu hastalık en fazla siyah ırklar arasında tespit edilmiştir. Bunun sebebi hali hazırda tam manası ile aydınlatılamamıştır. Prostat kanserine kapı aralayan genlerin bu hastalığı nasıl tetiklediği konusundaki çalışmalar hala devam etmektedir. Ayrı olarak Afro Amerikanlarda bu hastalığın daha sık görülme sebebinde coğrafi ve etrafsal etmenlerin büyük rol oynadığı düşünülmektedir. Zira uzak doğu ve asya ülkelerinde bu hastalığın belirtileri daha azdır ve alakalı etkenlerin ne kadar tesirli olduğu aşikardır. Ayrı olarak hayvansal kaynaklı beslenme şeklinde hastalığı tetikleyici istikamettedir.

Prostat Kanserinin Belirtileri (semptomları)

·  İdrar yaparken oluşan ağrı,

·  Daimi tuvalete çıkma,

·  İdrar yaparken penisten gelen kan.

·  Menide kan görülmesi,

·  Tuvalate yetişememe problemleri.

Prostat Kanseri Tanısı Nasıl Koyulur?

Bu hastalığın tanısı; prostat bölgesinden alınan dokunun PSA düzeyinin ölçülmesiyle, fizik kontrolle ve röntgen – ulturasonik kontrol ile konur. Ölçülen PSA miktarının kanda fazla olması tanı koydurur. Normal değer 4 ng/dl veya altı değerleridir. Prostat kanserinin kemiklere dağıldığını anlamak için röntgen çekilir. Kemiğe metastaz yapıp yapmadığı, şayet yaptıysa boyutunun derecesi ile ilgili fikir sahibi olmak için USG den yararlanılabilir.

Prostat Kanseri Rehabilitasyon Yolları Nelerdir?

Prostat kanserinde çoğunlukla medikal rehabilitasyon gündemdedir. Eğer medikal tedavi ile remisyon sağlanıyor ve hastanın semptomları düzeliyorsa bu rehabilitasyon bicine devam edilir. Lakin semptomler gerilemiyor ise o vakit cerrahi eksizyon (çıkarma) devreye girer. Cerrahi olarak bu ur çıkarılabilir. Günümüzde artık lazer tedavileride popülerlik kazanmıştır. Hastanın vaziyetine göre hekimler lazer tedavisi de önerebilir.



 

Devamını Oku

19 Haziran 2021 Cumartesi

Yeşil Çayın Faydaları


Bir yeşil çay yaprağının, dönemin Çin İmparatoru önünde kaynar suyun içerisine düşmesi ile bölgenin en popüler içeceği haline geldiği belirtilen yeşil çay, M.Ö. 3000 seneninde dahi kullanılmaktaydı. Son zamanlarda de yararları ile hala tüm dünyada büyük bir popülariteye sahip olan yeşil çay, bir hayli değişik meselesi rehabilitasyon edebilmek emeliyle bitkisel bir tercih olarak seçenek edilmektedir. Bilhassa de bitkinin en popüler kullanım alanı tabii ki yağ yakıcı bir tesire sahip olması nedeniyle kilo vermektir. Son 15 – 20 senede yeşil çay ile ilgili yapılan araştırmalar, bitkinin kansere karşı savunucu ve kanserli hücrelerin dağılmasını engelleyici bir yarar sağladığını göstermektedir. Bununla beraber kolesterolü dengeleyen ve şeker hastalığından da savunan yeşil çay faydaları bakımından uzmanlar tarafından önerilen nebat çayları arasında bulunmaktadır.

Kuvvetli bir antioksidan olan yeşil çay, kansere karşı savunur, kötü kolesterolü düşürerek kalp hastalıklarına karşı savunma sağlar, diş çürüklerini önler, diş eti hastalıklarına karşı kuvvetli bir savunma sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Metabolizmayı hızlandırarak, yağ yakmayı sağlar ve böylelikle kilo vermeyi de hızlandırır.

Yeşil çay bu arada östrojeni artırmaktadır. Kadınlarda düşen östrojen düzeyleri için oldukça faydalıdır. Bu tesirlerinden dolayı erkeklerin yeşil çayı mübalağa etmeden, dozunda tüketmeleri gerekir. Yeşil çay direk östrojen içermemektedir. Ama östrojen düzeylerinde tertip etmeler yaptığı ilmi olarak gösterilmiştir. Bilhassa yağ hücrelerinde östrojen dönüşümlerine tesir edebilmektedir.

Yeşil çay konusunda olarak yapılan araştırmalar bilhassa kanser alanında büyük umutlar doğurmakla birlikte bu araştırmaların yapıldığı ülkeler, günlük olarak yeşil çay tüketen kişilerin yaşadığı Asya ülkeleridir. Malum Asya ülkelerinde, Avrupa ülkelerine göre çok daha fazla soya ve balık tüketilmekte ve bu vaziyette araştırmaların neticelerini natürel olarak etkileyebilmektedir. Başka bir deyişle kanser araştırmaları mevzubahis olduğunda batı toplumlarında, doğu toplumlarına göre çok daha farklı sonuçlar ele geçirilmesi ihtimali güçlüdür. Ancak tabii ki yeşil çay sahip olduğu güçlü antioksidan etkisi ile tüm bilim etrafları tarafından bir takım hastalıkların gelişmesini ve dağılmasını engellediği kabul edilmektedir. Yeşil çay günümüzün en popüler içecekleri arasında bulunmakta ve tüm dünyada sudan sonra en çok tüketilen ikinci içecek unvanını da elinde bulundurmaktadır.

Yararlarının yanı sıra yeşil çay kullanımı bir takım vakit beklenmedik yan etkilerle karşı karşıya kalmaya da kapı aralayabilmektedir. Özellikle kalp ve tansiyon problemi olan, bu ilaçları kullanan kişilerin, Kemoterapi gören ve kan inceltici ilaçlar kullanan kişilerin veyahut belirli bir rahatsızlık nedeniyle düzenli olarak ilaç kullanan kişilerin yeşil çay kullanmadan önce bir hekime müracaat etmeleri oldukça ehemmiyetlidir.

Yeşil çay meme kanseri rizikonunu azaltıyor mu?

Yeşil çayın, yukarıda da anlatıldığı üzere kansere iyi geldiği ve depreşmesini azaltıcı etkilerinin olduğu düşünülmektedir. 1998- 2009 seneleri arasında Harvard Tıp Fakültesinde yapılan çalışmalar, yeşil çayın meme kanserinin depreşmesine azaltıcı etkilerinin olduğunu göstermektedir. Yapılan çalışmada, meme kanseri öyküsü olan kadınlarda; yeşil çay içenlerde içmeyenlere kıyasla kanser nüksü daha az görülmüştür. Meme kanseri öyküsü olan kadınlarda nüksün azaltılması için günde 3 bardak yeşil çay tüketmeleri öneriliyor.

Yeşil Çay Katekin (Epigallocatechin-3 Gallate) İçeriyor


Yeşi Çayda yer alan madde= Epigallocatechin-3 Gallate

Yeşil Çayda major olarak Gallic asitin ester formu olan Epigallocatechin-3 Gallate isimli katekin bulunmaktadır. Bu maddenin etkisiyle anti-viral, anti kanserojenik, anti-proliferatif ve pro-apoptik tesirleri söz konusudur. Bu madde 100 gr yeşil çayda 7380 mg olarak bulunmaktadır.  Epigallocatechin-3 Gallate siyah çayda yeşil çaya kıyasla çok daha düşük miktarlarda bulunur ( ayrı olarak siyah çay hazırlanırken bu madde theaflavin ve thearubigin isimli maddelere dönüşmekte). Epigallocatechin-3 Gallate; gastrointestinal Sistem kanserleri, Prostat kanseri ve bazı kanser türlerinde önleyici olduğu çalışmalarla gösterilmiştir. Bu madde anti-viral tesirlerinden dolayı Hepatit B ye karşı savunucu tesirleri de mevcuttur. Epigallocatechin-3 Gallate maddesinin Hepatit B antijen ve antikorlarına ehemmiyetli derecede etkileri olduğu ilmi çalımalarla ispat etmiştir. Alakalı çalışma için bakınız :

Yeşil Çay – HBV ilişkisi:  http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26028072

Yeşil Çay Nasıl Hazırlanmalı?

Yeşil Çay
Yeşil Çay

Yeşil çay hazırlarken, tıpkı diğer nebat çaylarını hazırlarken izleyen adımlar uygulanır. Ilk olarak suyu kaynatın ve kaynadıktan sonra 4 – 5 dakika kadar bekleyerek su sıcaklığının 80 – 85 dereceye kadar düşmesini bekleyin. Daha sonra 5 gram başka bir deyişle takriben 1 çay kaşığı yeşil çayı bir süzgeç yardımıyla bardağın üzerine yerleştirin ve sıcak suyu üzerine dökün. 2 – 3 dakika kadar bekledikten sonra süzgeci bardağın içerisinden çıkartın. Daha fazla beklemek çayın acı bir tat almasına kapı aralayabilir. Yeşil çay hazırlanırken kesinlikle suyu kaynar kaynamaz kullanmamak son derece ehemmiyetlidir. Yeşil çay için ideal olan su sıcaklığı 80 – 85 derece arasındadır.



 

Devamını Oku

27 Kasım 2019 Çarşamba

Kolon Kanserinde Ceviz Mucizesi


Uzmanlar ilk kez ceviz bileşenlerinin kolon kanseri hücreleri üzerindeki etkiye ne derece sahip olup olmadığını araştırmıştır. Bu hücre çalışması,  Ewha Kadın Üniversitesi,  tarafından yürütülmüş olan bu çalışmada, ceviz özütünün kanser kök hücrelerinin sağ kalmasını önemli ölçüde azalttığını ve kolon kanseri kök hücrelerinin çoğalmasını azalttığını göstermektedir.
Bu sonuçlar kapsamında, kanser kök hücrelerini hedef gösteren kolon kanseri seanslarında ceviz tüketiminin rolünü daha çok araştırma yapmak için bu sonucun bir gerekçe oluşturduğunu belirtmektedir. Kolon kanseri, Dünya'da en yüksek kanser riskine sahip kanserler arasında en fazla görülen üçüncü kanser tipidir. Dünya’da her yıl kolon kanserinden 212,000 hasta yaşamını yitirmektedir. Türkiye’de ise her yıl 120 bin 1 ile 130 bin kişide yeni kanser teşhisi konulmaktadır. Bu kişilerin %7.1’inde kolon kanseri tanısı konulmaktadır.



Devamını Oku