Sağlık Haberleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık Haberleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2021 Pazar

Göğüs Ağrısı İhmale Gelmez


Göğüs ağrısı, göğüs kafesi bölgesinde hissedilen genel ağrıları ifade eder. Bu ağrılar göğüs bölgesindeki rastgele bir anatomik lokalizasyonda olabilir ve batıcı, sıkıştırıcı nitelikte olabilmektedir. Bir takım özel vaziyetlerde sırt ağrısı, soluk darlığı, kol ağrıları ve uyuşmaları, terleme de göğüs ağrısına eşlik edebilmektir. Bu yazımızda göğüs ağrısı yapan nedenler ve yaklaşım anlatılacaktır.

Göğüs ağrısı nedenleri nedir?
Göğüs ağrıları, selim karakterde olabileceği gibi hayati tehlike arz edebilecek ciddi hastalıklar neticesi da ortaya çıkmış olabilir. Göğüs ağrıları katiyen ihlal edilmemesi şart olan vaziyetlerdir. Göğüs ağrısı yapan başlıca nedenler şu şekilde sıralanabilir:

Kalp Krizi: Tıp dilinde Myocard Enfarktüsü, halk arasında kalp krizi denilen bu vaziyet; ölümcül ritm bozukları, tansiyon düşüklüğü, terleme ve göğüs ağrısı ile kendini gösterebilir. Ölümcül bir durum olup, göğüs ağrılarında kesinlikle ekarte edilmesi şart olan bir vaziyettir. Sırt ağrısı, sol kol ağrısı veya sol uyuşması, terleme, sıkıştırıcı veya baskı tarzında göğüs ağrısı ve/veya mide ağrısı varsa kalp krizinden kuşku etmek gerekir. Tanısı ELEKTROKARDIYOGRAM, Kalp hormonları ve Fizik kontrol ile konur.
Pulmoner Emboli: Akciğer atar damarında olan pıhtı vaziyetidir. Tam tıkanıklık, parsiyel tıkanıklık veya küçük çapta segmenter pıhtılar olabilir. Pıhtı büyük ise veya tam tıkalı ise muayenehane gürültülü izleyebilir ve hayati riziko teşkil eder. Çarpıntı, tansiyon düşüklüğü, göğüs ağrısı (bilhassa batıcı nitelikte) ve nefes darlığı başlıca semptomlardır.

Pnömoni (zatürre): Akciğerlerin irini hastalığıdır. Akciğer dokularının iltihaplanmasına bağlı olarak ortaya çıkmakla birlikte viral veya bakteriyel kaynaklı olabilir. Öksürük, balgam, yüksek ateş, nefes darlığı, göğüs ağrısı, yan ağrısı gibi semptomlarla kendini gösterebilir. Tutulum alanı genişliğine göre şiddeti farklılık gösterebilir. Yüzde yüz rehabilitasyon edilmesi gerekir.

Diğer solunumsal hastalıklar: Bronşit, bronşiolit, Astım ve KOAH gibi hastalıklarda beraberinde göğüs ağrısı şeklinde klinik belirti verebilmektedir.

Pnömotoraks: Akciğerin iki yaprağı arasında hava kaçağı olması vaziyetidir. Halk arasında akciğer sönmesi olarak da bilinir. Spontan olabileceği gibi ve travmatik de olabilir. Spontan pnömotoraks açısından sigara içen genç zayıf erkekler risk altındadır. Diğer taraftan herkeste görülebilir. Klinik şiddeti hava kaçağı miktarı ile ilişkili olmakla birlikte büyük çaplı pnömotoraks vaziyetlerinde göğüs tüpü yerleştirilmesi, cerrahi operasyon ve hastaneye yatış gerekebilir. Pnömotoraks, ani başlayan batıcı ve şiddetli lokalize göğüs ağrısı ile beraber ani başlayan şiddetli nefes darlığı ile kendini gösterir.

Aort Disseksiyonu: Kalpten çıkan ana arterin duvar bütünlüğünün bozulması, başka bir deyişle disseke olmasıdır. Yalancı bir lümen olarak damar yapısı iki lümenli hale gelir. Kan yalancı lümene de dolarak ayrışmayı ve ilerlemeyi daha da tetikler. Çıkan veya inen damarlarda olabileceği gibi aorta (atar damar) süresince ilerleyerek tüm vucutta dağılım gösterebilir. Hayatı tehdit edici, ani ölüm rizikosu oluşturabilecek bir hastalıktır. Ekseriyetle şiddetli, bıçak saplanır tarzda veya yırtıcı göğüs ağrısı ile kendini gösterir. Yırtıcı / bıçak saplanır tarzda sırt ağrıları da eşlik edebilir.

Kulunç: Soğuk maruziyeti gibi nedenlerle ortaya çıkabilir ve göğüs bölgesindeki adalelerde spazm ile ağrı oluşur. Ekseriyetle dokunmakla ve hareketle artan göğüs ağrısı ile kendini gösterir. Selim karakterlidir. Ağrı kesici ve adale gevşeticiler ile tedavi edilebilir. Kimi durumlarda fibromiyalji gibi kas rahatsızlıkları da kronik ağrılara kapı araladığı bilinmektedir.

Üst olunum yolu enfeksiyonları: Bazen kolay üst solunum yolu enfeksiyonları, öksürük ve güç sonrası göğüs ağrısı yapmaktadır. Bu tip göğüs ağrıları çoğunlukla öksürmekle tetiklenen göğüs ağrısı şeklindedir ve selim seyirlidir.

Kostokondrit: Kaburga kemikleri bileşkelerinde olan, kaburgaların; bilhassa eklem yerlerinin iltihaplanmasına kapı aralar. Alakalı bölgede şiddetli ağrı ve batma olur, selim karakterlidir.

Reflü: Tıp dilinde Gastroözefageal Reflü olarak bilinir mideden yemek borusunu asit kaçışını ifade eder. Yemek borusunda, göğüs ön duvarının hemen arkasında hissedilen yanıcı ve kemirici nitelikte ağrılardır. Genellikle anti-asit ilaç alımı ile gerileme özelliği gösterir. Tok karna veya sıvı tüketildikten hemen sonra yattığınız vakit reflü artacağından dolayı bu tür ağrılar çoklukla gece artar.

Travmatik kaburga ağrıları: Travma neticesi olan kaburga kırıkları şiddetli göğüs ağrısı yapabilir.

Ur: Onkolojik hastalıklarda; mesela akciğer dokusunda bir ur varlığı kitler tesiri ile batıcı göğüs ağrısı oluşturabilir. Bu tür ağrılar çoğunlukla uzun müddettir olan, progresif seyir gösteren ve kitle büyüdükçe giderek soluk darlığının da geliştiği ağrılardır. Akciğer kanseri gibi vaziyetlerde bu tür ağrılar görülebilir. Tedavisi altta yatan nedenin rehabilitasyonudur.

Yansıyan ağrılar: Karın ağrısı yapabilecek her türlü mide, yemek borusu, bağırsak, karaciğer,  panreas vb. uzuvlarından kaynaklı ağrılar yansıyan ağrı olarak göğüs bölgesinde kendini gösterebilir. Kimi göğüs ağrılarının altından karın içi patolojiler çıkabilmektedir.

Psikojenik problemler: Bir takım selim göğüs ağrıları psikoljik stres veya etkilenim neticesi olabilmektedir. Kimi durumlarda somatizasyon neticesi da ortaya çıkabilmektedir. Burada ehemmiyetli olan nokta, bir göğüs ağrısına psikolojik ağrı diyebilmek için diğer tüm organik nedenlerin ektarte edilmesi gerekir.

Ağrınızı İyi Tanımlayın ve Doktorunuza Mesajın

Göğüs ağrısını iyi tanımlamak ve doktorunuza ağrıyı doğru betimlemek ehemmiyet arz eder. Doktorunuz ağrının şeklini ve niteliğini iyi anlarsa tanıyı daha kolay koyacaktır. Bu bağlamda;

  • Ağrının yeri,
  • Ağrı niteliği (yanıcı, kemirici, sıkıştırıcı, yırtılır gibi vs)
  • Ağrının periyotları (daimi veya zaman zaman ataklar halinde vs)
  • Ağrı müddetinin ne zaman başladığı,
  • Ağrının dağılım gösterip göstermediği,
  • Ağrıyı tetkikleyici unsuruların olup olmadığı,

gibi ayrıntılı bilgileri doktorunuza iletmek tanıya yardımcı olacaktır.

Göğüs Ağrılarında Tanı Nasıl Konur? Hangi Tetkiklere müracaat edilir?

Göğüs ağrısının kaynağı fizik kontrol ve anamnez başta olmak üzere temelde ELEKTROKARDIYOGRAM (Elektrokardiyogram), ardışık kan tetkikleri (kalp hormonları), akciğer grafisi ile konur. Gerek halinde ayırıcı tanı açısından kimi tanıların ekartasyonu emeliyle bilgisayarlı tomografi (BT) de istenebilmektedir. Gerek halinde ELEKTROKARDIYOGRAM ve kan tetkikleri tekrarlanabilir. Doktorunuz 4 saat sonra bir kan tetkiki daha görmek isteyebilir. Bazı durumlarda ilk hormonlar normal iken 4 saat sonra yükselme eğilimi gösterebilmektedir.

Göğüs Ağrım Var. Ne yapmalıyım?

Yukarıda anlatıldığı üzere göğüs ağrıları hayati risk teşkil edebilmektedir ve hiçbir zaman ihmale gelmez. Her ne kadar göğüs ağrılarının altta yatan bir takım nedenleri selim karakterde olsa da, ciddi manada hayati risk teşkil edebilecek bir nedeni de olabilir. Ağrınızın niçin kaynaklandığı; önemli bir durum arz edip etmediğini sadece doktorunuz atayabilir. Tanı koyma işini kendinize bırakmayın, mutlaka bir doktora görünmeniz gerekir. Bu bağlamda yapacağınız ilk ve en mantıklı vaziyet şipşak 112 Acil Servisi arayarak ambulans talep faktörüz veya veya ambulans size erişemeyecek vaziyette ise refakatçi eşliğinde en yakın sıhhat kuruluşuna müracaat etmenizdir. Olası bir kalp krizi vaziyetinde baygınlık ve genel vaziyet bozukluğı olabileceğini; bu açıdan kendinizin araç kullanarak acil servise gitme gayretinizin trafikte hem sizin hem de başkalarının hayatını tehlikeye atabileceğini unutmayın.

Göğüs ağrısı ile Acil servise müracaat ettim ve taburcu oldum, şimdi ne yapmalıyım?

Göğüs ağrısı yakıntısı ile acil servise müracaat ettiniz, tetkik edildiniz ve taburcu oldunuz ise muhtmelen doktorunuz akut acil patoloji düşünmedi demektedir. Doktorunuz kontrol ve ihtiyaç duyulan analizler ile vaziyetinizde acil patoloji düşünmedi ise size taburcu edecektir.

Bazı göğüs ağrıları, özellikle anjina niteliğinde olan kalp kaynaklı göğüs ağrılarınız için elektif koşullarda, acil olmayan koşullarda ekstra değerledirme ve ileri tetkik yapılabilir. Bu durumda en doğru yaklaşım kardiyoloji polikliniğinden buluşma almak ve bir kardiyoloji uzmanına muayene olarak elektif değerlendirme istemektir.

Şayet taburcu olduktan sonra göğüs ağrılarınızın niteliği ve şekli değişir, daha da şiddetlenir ise o vakit yine Acil servise müracaat etmeniz gerekir. Evvelki durumda kalp krizi olmaması, bir sonraki ağrıda kalp krizi olmayacağını göstermez.

Kamu Alanları ve ALIŞVERIŞ MERKEZI’lerde Göğüs Ağrısı Yakıntısı Olan ve Genel Vaziyeti Bozulan Hastaya Yaklaşım

Göğüs ağrısı tarifleyen hastanızın genel vaziyeti iyi ise; baygınlık ve şuur bulanıklığı gibi ekstra bir belirti olmadı ise sakince bir kenarda oturtun ve sağlık hizmeti talebinde bulunarak profesyonel sıhhat hizmetinin size gelmesini bekleyiniz. Hastanın sakin, iyi havalanan bir ortamda olması ehemmiyetlidir. Olası bir kalp krizi durumuna güvenerek hasta olası mevki efor sarfetmekten uzak durmalıdır.

Diğer taraftan bir yakınınız göğüs ağrısı sonrası fenalaştığında, genel vaziyeti bozulduğunda solunum veya kardiyak arrest (solunum veya kalp durması) gibi nedenler aklınıza gelmeli ve Temel Hayat Desteği uygulamasına acelelikle başlamalısınız. Kamu alanları ve ALIŞVERIŞ MERKEZI’lerde genellikte acil yardım butonu bulunur ve bu sayede doktor veya sağlık personeli hemen olay yerine intikal eder. Diğer taraftan hastanız baygın ve hareketsiz ise; hemen nabız ve dolaşım kontrolü yapıp profesyonel sıhhat ekibi erişene kadar temel hayat desteğine başlamalısınız. Ayrı olarak bu tür birimlerde Otomatik Eksternal Defibrilatör aleti vardır ve bunu isteyin; alet pedlerini hastaya bağlayın. Otomatik Eksternal Defibrilatör kalbi duran hastaya şoklanabilir ritm varlığında, kurtarıcıyı sesli ve görsel ikazlarla uyaran ve yönlendiren tam otomasyonlu bir alettir. Bu arada kalp masajı ve etkinliği açısından kurtarıcıyı yönlendirir ve hastaya yapılması gerekenler ile ilgili kurtarıcıyı yönlendirir. Tıbbi bilgi veya profesyonellik istememekle beraber kurtarıcıyı yönlendirir ve kullanımı oldukça kolaydır. Bu cihaz kalbin durup durmadığını, şok gerekip gerekmediği konusunda sesli ve görsel ikazlarla kurtarıcıyı bilgilendirir ve giderek yarışan hastanız için hayat kurtarıcıdır. Hastaya şok vermek gerekecek ise alet uyaracak ve otomatik olarak şoklama yapacaktır. Otomatik Eksternal Defibrilatör (OED) kullanımı ve işleyişi konusunda medya ve internet kanallarında bir hayli anlatım mevcuttur ve kolay bir araştırma ile OED yi online deneyebilirsiniz.



 

Devamını Oku

Grip Nasıl Rahat Atlatılır?


Soğuk havaların başlaması pek çok kişi için grip başlangıcı mananına gelmektedir. Bilhassa bulaşıcı bir hastalık olması toplu alanlarda fazla bulunan kişilerde gribin daha çok ve sık karşılaşılmasına kapı aralamaktadır. Gribe eşlik eden yüksek ateş ve halsizlik gibi rahatsızlıklar, kişilerin antibiyotik ve ağır grip ilaçlarına müracaat etmelerine kapı aralamaktadır. Ancak hanede iyi bir dinlenme ve c vitamini ağırlıklı beslenme ile de gribi ilaçsız bir şekilde atlatmak olasıdır.

Gripten Savunma Yolları Nelerdir?

Tüm hastalıklarda ehemmiyetli olan vücuda hastalığa kapı aralayan mikrop ve virüslerin girmesini engellemektir. Bu sebeple gribe karşı bağışıklığın kuvvetli olması için C vitamini ağırlıklı ve besin muhtevası zengin besinlerle beslenmek oldukça ehemmiyetlidir. Diğer yandan gribin ilk belirtilerini kendinde görmeye başlayan kişilerinde haneden çıkmamaya dikkat etmeleri ve gün içinde elleri bolca yıkamak gerekir. Astım ve Koah gibi kronik hastalığı olan kişilerin grip hastalığına daha ağır yakalandıkları için, bu kişilerin grip olan kişilerle aynı ortamda bulunmamaya ve yakın temasta bulunmamaya dikkat etmeleri gerekir.


Gribi Rahat Atlatmak İçin Bağışıklık Güçlendirici Teklifler

Bağışıklık sistemi düşük olan kişileri çok tez tesiri altına alan grip hastalığı, sosyal hayatı da ciddi ölçüde negatif etkilemektedir. Büyük ölçüde halsizliğe kapı aralayan grip hastalığı ile iş ve okuldan geri kalmak çoğu kez kaçınılmaz olmaktadır. Bu sebeple kesinlikle mevsim sebze ve meyvelerini taze olarak tüketmek ve ıhlamur gibi nebat çaylarını belirli aralıklarla tüketmek yarar sağlayacaktır. Antibiyotik niteliği taşıyan soğan ve sarımsa da grip olanlar ve gripten savunmak isteyenler için tabii birer ilaç gibidirler.

İlaçsız Gribi Atlatmak Olası Mü?

Grip hastalığı bilhassa kış aylarında sık yakalanıldığı için kolay bir hastalık gibi görülse de, ciddi boyutta görüldüğünde neticeleri oldukça üzücü bir hastalık haline dönüşebilmektedir. Pek çok kişi de grip hastalığını hanede ilaçsız bir şekilde atlatmaya ve bu şekilde bağışıklığını güçlendirmeyi seçenek etmektedir. İlaçsız gribi atlatmak için evvela beslenmenin kaliteli bir şekilde olmasına önem vermek gerekir. Vitaminlerden zengin bir beslenme düzeni ile gribi kısa müddette geçirmek ve daha sonraki girip virüslerine karşı daha dirençli olmak siz konusu olacaktır. Bu bağlamda viral enfeksiyonları ilaçsız atlatmak olası denebilir. Aşırı uzayan, derinleşen ve değişik muayenehane belirtilerle kendini gösteren bir tablo olduğunda, gribal enfeksiyon daha da karmaşık bir hal almış olabilir. Böyle vaziyetlerde doktorunuza müracaat edebilirsiniz. Diğer taraftan çocuk, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıflamış fertlerde gribal enfeksiyonların daha ağır izlediği unutulmamalıdır.

Grip Hastalığını Rahat Atlatmak İçin Natürel Metotlar

Uzun sürse de ilaçsız bir şekilde hanede gribi geçirmek mümkündür. İlaçlar grip hastalığının olumsuz tesirlerini kısa müddette yok etme özelliğine sahip olsa da, pek çok yan tesiri, grip için ilaç kullanmaktan uzak durmayı gerektirmektedir. Bu doğrultuda hanedeki şifalı yiyecek ve nebatlarla tabii bir şekilde ilacı geçirmek oldukça kolaydır. Bal ve limon grip hastalığına karşı savaş açmak için hanedeki en tesirli yollar arasındadır. Tüm bir limonu kaynar suda kaynatıp bal ile tüketmek, burun akıntısı ve halsizlik gibi pek çok grip yakıntısının kısa müddette geçeceği görülecektir. Sıhhatli beslenme, soğuktan uzak durma, bol su tüketme ve c vitamini istikametinden bol sebze ve meyve tüketimi gribi atlatmak için ideal yollardır. 



 

Devamını Oku

27 Kasım 2019 Çarşamba

İdrar Yolu Enfeksiyonları ve Oluşum Sebepleri



Vücudun ısrarla sıvıdan yoksun bırakılması, idrar kokusunun başlıca sebebidir. Sadece bu sebeple koku oluşmaz. Böbrek hastalıkları, vücuttaki iltihaplanmalar’da idrarda koku oluşmasına neden olacaktır.
En temel sebep vücudu yeterince susuz bırakmaktan gelir. İdrarın içinde barındırdığı atık miktarını azaltmak suyun görevidir. Su almayan vücuttan çıkan idrar kesinlikle atık yoğunluğundan ağır kokacaktır. Bir diğer sebep ise üriner sistem enfeksiyonlarıdır. Üriner sistem enfeksiyonları, vücuttan çıkan atık miktarının çok olmasına ve ağır kokmasına sebep olacaktır. Bu rahatsızlık doktor tarafından belirtilen antibiyotiğin yardımıyla sonuçlandırılabilir. Prostat da idrar kokusunun bir diğer sebebidir. Prostat nedeniyle oluşan kokunun tedavisi de bol su tüketmekten geçmektedir. Böbrek taşı düşüren hastalarda da idrar kokusu rahatsızlığı görülebilir. Vücudun iltihap nedeniyle farklı yollarla biriktirdiği bakteriler de idrar da koku yapabilir.
İdrarda kötü koku oluşumunun diğerlerinden farklı olarak birçok insanda görülmesinin nedeni idrar yollarında oluşan enfeksiyonlardır. Farklı nedenlerden ortaya çıkan idrar yolu enfeksiyonunun en kısa açıklaması, bakterilerin olağanüstü bir hızla yayılmaya başlaması ve vücutta sancılı bir süreç başlatmasıdır. İdrar yolu enfeksiyonu, hastanın kötü kokulu idrar, sancılı idrar, kanlı idrar ve ateşlenme gibi rahatsızlıklar yaşamasına sebep olur. İdrar yolu enfeksiyonu rahatsızlığıyla beraber vücutta karaciğer yetmezliği, mesane enfeksiyonu, diyabet gibi büyük çaplı rahatsızlıkları olan hastalarda da  idrarda kötü kokulara neden olacaktır.
İdrarda bulunan kötü kokudan sebep  acilen doktora gitmeye gerek yoktur. Çünkü vücuttan atılan bu atık kimyasallar kesinlikle yenilenlerle de ilgilidir. Özellikle B-6 takviyesi alan kişilerin idrar kokusu şikayeti oldukça  görülmektedir. Bununla beraber kullanılan bazı antibiyotikler de idrarda koku oluşmasına  sebep olabilir. Sağlıklı bir kişinin idrarı renksiz veya açık sarı, kokusuz olmalıdır. Şekerli bir koku söz konusuysa şeker hastalığının belirtileri olabilir. Bunun haricinde sıradan alınan gıdalar da çoğu zaman kokuya sebep olabilmektedir. Bu durum süreklilik göstermeye başladığında doktora başvurulması uygun olacaktır.
İdrarda ilaçlar yoluyla da enfeksiyona bağlı şiddetli, keskin kokular söz konusu ise bu durum fazla zaman kaybetmeden doktora gidilmesinde yarar vardır. Dikkat edilmesi gereken en önemli etken idrarın bekletilmemesi durumudur. Çünkü mesanede idrar içeriğinde bulunan kimyasallarla birlikte bakteriler de bulunmaktadır. Ve mesanede yer alan iltihaba neden olarak koku yayan bu bakteriler bekletildikçe çoğalmaya başlayacaktır. Artan bakteriler hem kokuyu hem de rengi koyulaştırıp keskinleştireceklerdir. Bir diğer önemli nokta özellikle sistit problemi yaşayanların günde en az 2,5 litre su tüketmesi gerekmektedir.  Beklenmeyen rahatsızlıklar idrar testlerinde yakalanabilir. Bu nedenle ısrarla devam eden bir idrar kokusu devam ediyorsa  doktorların test yapması gerekmektedir.
Devamını Oku

Kolon Kanserinde Ceviz Mucizesi


Uzmanlar ilk kez ceviz bileşenlerinin kolon kanseri hücreleri üzerindeki etkiye ne derece sahip olup olmadığını araştırmıştır. Bu hücre çalışması,  Ewha Kadın Üniversitesi,  tarafından yürütülmüş olan bu çalışmada, ceviz özütünün kanser kök hücrelerinin sağ kalmasını önemli ölçüde azalttığını ve kolon kanseri kök hücrelerinin çoğalmasını azalttığını göstermektedir.
Bu sonuçlar kapsamında, kanser kök hücrelerini hedef gösteren kolon kanseri seanslarında ceviz tüketiminin rolünü daha çok araştırma yapmak için bu sonucun bir gerekçe oluşturduğunu belirtmektedir. Kolon kanseri, Dünya'da en yüksek kanser riskine sahip kanserler arasında en fazla görülen üçüncü kanser tipidir. Dünya’da her yıl kolon kanserinden 212,000 hasta yaşamını yitirmektedir. Türkiye’de ise her yıl 120 bin 1 ile 130 bin kişide yeni kanser teşhisi konulmaktadır. Bu kişilerin %7.1’inde kolon kanseri tanısı konulmaktadır.



Devamını Oku

26 Ekim 2019 Cumartesi

Zayıflayamama Nedenleri





Hizli kilo verirken altinci ayda ve birinci yilda boy, agirlik, vucut kitle indeksi, bel cevresi olculmeli ve ne kadar zayiflandigi izlemelidir. Ilac alanlarin daha siki izlemesi gerekebilir. Perhiz yapan kisinin, alti ay-1 yil icinde agirliginin %10'nunu kaybetmesi, zayiflama programinin iyi gittiginin bir isaretidir. O vakit bu kiloyu muhafaza etme asamasina girilir. Riziko faktorleri devam ediyorsa yogun kilo verme programina devam etmelidir.
Kilo verme cabasi basarisizlikla sonuclanmissa, bunun nedenlerini degerlendirmek gerekir. Kilo verememenin nedenleri çoklukla sunlardir:
' Fazla yemeye devam etmek
' Hareketi yeterince artirmamak, devamli oturmak
' Psikolojik olaylarin araya girmesi
' Ailede diger kisilerin yardimci olmamasi ve sosyal baskilar
' Çöküntü, tikinircasina yeme nobetleri (yeme davranis bozukluklari)
' Tiroid hormon yetmezligi veya baska hormon bozuklugu olmasi
' Yumurtalarda kist olmasi (Polikistik over hastaligi)
' Kanda insulin hormonunun yuksekligi ve aclik ataklarinin devami
' Erkeklerde kanda erkeklik hormonu testosteronun azligi
' Kanda kalsiyum, selenyum ve magnezyum azligi
' Ogunleri atlamak
' Yemekleri zamaninda yememek
' Az su icmek
' İçki kullanmaya devam etmek
Yukarida belirtilen vaziyetlerden birisi sizde varsa ona yonelik girisimde bulunmak gerekir. Fazla yemek yiyorsaniz zayiflayamazsiniz. Az yediginiz halde hic hareket etmiyorsaniz yeniden problem var demektir. Hareket etmeden zayiflamak mumkun degildir. Psikolojik problemleriniz ve asiri stres varsa basarisiz olma olasiligi yuksektir. Bir psikolog veya psikiyatristten yardim almak ve gevseme tekniklerini ogrenmek size yardimci olabilir. Geceleri uyaniyor ve dogru buzdolabina gidip atistirmalarda bulunuyorsaniz kaninizda insulin hormonunda yukseklik olma olasiligi vardir. Bunun icin uygun ilaclar almaniz ve perhizinizi ayarlamaniz gerekir. Bu amacla bir endokrinoloji uzmanina gitmeniz gerekebilir.
Siklikla karsilasilan bir vaziyet ise, belirli bir kilo verdikten sonra, daha fazla kilo verememektir. Bunun nedeni vucudun kendini savunma mekanizmasidir. Bu savunma mekanizmalarindan biri, kalori azalinca tiroid hormonu olan T4'un T3'e donusumunu saglayan 5' deiyodinaz enziminin calismasinda bir yavaslama olmasidir. T4 hormonundan T3 hormonu az olustugu icin, metabolizma biraz yavaslar ve bu durum da kilo vermeyi onler. Kilo veren kisilerin kanlarindaki T3 isimli tiroid hormonunun azalmasinin bir baska nedeni de, insulin direncinin duzelmemesidir. Insulin hormonunun kanda yuksek olmasi ve hucrelere kan sekerini sokamamasi sebebiyle ortaya cikan duruma insulin direnci adi verilir. Insulin direnci yuksek olan kisilerde, kan sekeri dusuklugu (hipoglisemi) ataklari olusur. Bu durum beşeri sekerli seyler yemeye yoneltigi icin zayiflamak mumkun olmaz. Uygun perhize ragmen aclik ataklari devam eden kisilerde doktorunuz gerek gorurse insulin direncini azaltan acarboz veya metformin gibi ilaclar bu konuda faydali olabilir. Kilo vermeyi engelleyen bir diger hormon, midemizden salgilanan ghrelin isimli hormondur. Kilo vermeye basladikca kanimizda ghrelin hormonu artmaya baslar ve bizi yemek yemeye yonlendirir. Beyinden salgilanan oreksin isimli hormon da yemek yemeyi artirmaktadir. Leptin isimli hormondaki degisiklikler de kilo vermeyi onlemektedir. Yag kaybettikce veya kilo verdikce, kanimizdaki leptin hormonu duser. Dusuk leptin duzeyleri bu kez beyini uyararak yemek yemeyi artirir. Gordugunuz uzere vucudumuz salgiladigi hormonlarla, devamli kilo vermeye karsi direnc gosterir.
Belirli miktarda kilo verildikten sonra, vucut yeni vaziyete karsi bir balans saglamaya calisir ve kilo kaybi azalir, bazen durur. Bu kisiler umitsizlige kapilmamali, saglikli beslenme ve egzersize devam etmeli hem de egzersizi biraz daha artirmalidirlar.
Stres ve çöküntü kilo vermeyi engeller. Bu hastalarin bir kisminda tikanircasina yeme krizleri ve gece atistirmalari fazla gorulur. Beynimizin hipotalamus bolgesinden salgilanan kortikotropin hormonu (CRH) ve bobrek ustu bezinden salgilanan kortizol isimli hormonun stresli kisilerde iyi calismadigi saptanmistir. Bu hormonlarin bozuklugu ise istahi artirmakta ve kilo alinmasina neden olmaktadir. Stresli kisilerde artan kortizol hormonu ''Konfor Saglayici Gidalar'' denilen yuksek yagli ve sekerli gidalar yenmesine neden olmaktadir. Stres ve çöküntü yeme bozuklugu olan kisilerde siklikla beraber bulunur. Konfor gidalarini başka bir deyişle yagli ve sekerli gidalar yenince beyindeki stres hormonu CRH azalmakta ve kisiler rahatlamaktadir. Bu kisilerin kanlarinda kortizol ve ACTH hormonu biraz fazladir. Kilo alan, fazla yiyen ve çöküntüde iken fazla uyuyan kisilerde stres hormonu bozuklugu mevcut demektir. CRH'yi azaltmak icin kisa vakit icin bu gidalari yemek stresi giderir, ancak uzun devam etmesi halinde kilo alimi olmaktadir.
Stresi azatlamak icin sunlar yapilabilir:
1-Egzersiz yapiniz. Egzersiz stresi giderdigi gibi zayiflamaniza da faydali olur.
2-Kahvalti kesinlikle yapiniz ve ogun atlamadan az yemeye calisiniz.
3-Iyi uyku uyuyunuz ve dinlenmek icin kendinize vakit ayiriniz.
4-Isinizden arta kalan vakitlerde baska islerle mesgul olmaya calisiniz.
5-Kahve, sigara ve alkolu azaltin
6-B kompleks ve C vitamin destegi aliniz.

Kaynak:
1. GI Diyeti, Dr. Metin Ozata, Erko yayincilik,2007
2. http://www.zayiflama.webs.com
3. http://www.endokrinoloji.org

Devamını Oku

Doğum Sonrası Sağlıklı Kilo Vermek



Doğum sonrası fazla kilolar bir hayli annenin en büyük derdi haline gelebilir. Doğumdan önce alınan kiloların verilmesi düşünüldüğü kadar kolay olmayabilir.
Doğum sonrası vücuttan atılan sıvılar, bebeğin ağırlığı sayesinde vücut takriben 5 kilodan kurtulmuş olur. Oysaki bir çok anne, doğumdan sonra fazla kiloların acilen verileceğini zanneder. Fakat bu kiloları atmak zordur ve bir müddet için de bu kilolardan kurtulmak önerilmez. Zira doğumdan sonra annelerin umduklarından daha fazla işleri olabilir. Bu dönemde daha yorgun hissedilebilir fakat sıhhatli öğünler ve atıştırmalıklar yemeye dikkat etmek gerekir. Neyin ne kadar yeneceği ile ilgili şuurlu tercihler yapmak da ehemmiyetlidir. Anneler, çocuksuz kadınlara kıyasla daha fazla tatlandırılmış içecek, kalori ve doymuş yağ tüketirler.
İyi beslenme yalnızca anne sıhhati açısından değil, (şayet emziriyorsanız) bebeğin sıhhati için de ehemmiyetlidir. Yediklerin ehemmiyetli ölçüde azaltılması, öğün atlamak ve moda perhizlerden birini yapmak yerine, sıhhatli besinler tüketilmelidir. Akıllı tercihler yapmak, kilo vermeyi kolaylaştırdığı gibi annenin ve bebeğinizin sıhhatli olmasını da sağlar.
Bu dönemde dikkat edilebilecek birkaç beslenme ve kilo verme teklifi şöyle;
Sebze, meyve ve tam hububatlı besinlere odaklanın. Taze meyve ve sebze ve tam hububatlı ürünler gibi lif itibariyle zengin besinler hem anneleri uzun müddet tok meblağ, hem de besin değerleri yüksektir. Diğer besin değeri yüksek yiyecekler arasında az yağlı süt, peynir ve yoğurt gibi az yağlı süt ürünleri de sayılabilir. Cildi alınmış kümes hayvanları, balıkların çoğu, fasulye, yağsız biftek ve domuz eti, ehemmiyetli protein kaynaklarıdır.
Aklınız çelinmesin. Elinizin altında sıhhatli yiyecekler bulunsun. Abur cubura meraklıysanız, o tür yiyecekleri hanenize sokmayın. Bu yiyeceklerde bulunan doymamış yağlar, tatlandırıcılar doğumdan yeni kalkmış annelerin vücutları için diğer kadınlardan daha fazla tehlike arz etmektedir.
Küçük porsiyonlar tüketin. Günde 3 büyük öğün yemek yerine, az az ve sık sık yemek daha doğrudur. Öğünlerin atlanmamasına ehemmiyet verilmelidir. Sebze ve meyve miktarına hudut koyulmamalıdır ki böylelikle hayatsal ehemmiyeti olan besinlerden yoksun kalmak engellenebilir.
Yalnızca aç olduğunuz vakit yiyin. Asabi ve kaygılı vaziyetlerde veya sadece yemek zamanı geldi diye yemek yemek yanlıştır. Annelerin kendilerini oyalayacak başka şeyler bulması gerekebilir. Bebekle yürüyüşe çıkmak, bir arkadaşı çağırmak veyahut sevilen bir mecmua ya da kitabı okumak işe yarayabilir. Yorgunluğun açlık kisvesine bürünebileceği unutulmamalıdır.
Yürüyüşe çıkın. Yürüyüş, forma girmenin en iyi yollarından biridir. İstenilen zamanda istenilen yerde yürümek olasıdır. İhtiyaç duyulan tek alet, bir çift rahat ayakkabıdır. Annenin kendi başına, bebeğiyle, eşiyle veya bir arkadaşıyla yürüyüşe çıkması yararlıdır.
İşin içine bebeği de katın. Eğer egzersiz yapmak için zaman bulmada zorlanılıyorsa, işin içine bebeği katmak bu meselesi çözebilir. Bebeği pusete veya portbebeye koyup günlük yürüyüşe çıkılabilir. Koşmak seçenek ediliyorsa, bebekler için tasarlanan koşucu pusetlerinden alınabilir. Yerde esneme hareketleri yaparken bebek de annenin yanında bulunabilir.

Devamını Oku

GDO'nun Yararları ve Zararları




Türkiye'de 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
GDO konusunda yeni tertip etme yürürlüğe girdi. Bu tertip etmeye göre bu ürünlerin imalatı ve kullanımı daha fazla artabilecek veya denetimi daha zorlaşabilecek. Peki, nedir genetiği değiştirilmiş organizmalar olarak topluma yansıtılan ürünler. Yararları ve zararları nelerdir'
İnönü Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Azası Doç. Dr. Hikmet Geçkil, konuyu şu şekilde izah ediyor: Terminoloji Her ne kadar Türkçe'de daha çok "Genetiği Değiştirilmiş" olarak bir çevrim yapılmışsa da, "Genetically Modified" teriminin daha uygun karşılığı "Genetiği ile Oynanmış, GO" olmalıdır. Zira bir organizmada veya o organizmadan gelen bir üründe bir takım istenen farklıkları yapmak için genetik yapının kökten bir farklığa uğratılması (ör. Başka bir organizmadan gen transferi) gerekmez.
Bazen, organizmanın kendi genetik repertuarı üzerinde yapılacak küçük oynamalar da organizmada veya ürününde istenen farklıklarla sonuçlanabilir. Bu tür bir çalışmada, organizmada istenen bir farklık daha ön tasarıya çıkartılmakta iken (ör. Belli bir proteinde artış sağlama), genetik düzeninde rastgele bir farklık olmamaktadır. Başka bir deyişle hasılı, organizma aynı genetik yapı ile (nitelik değil) nicelik olarak değişik bir protein profili gösterir.
Her ne kadar "biyoteknoloji" ve "genetik modifikasyon, genetik mühendislik, (GM)" çoğu kez biri birinin yerine kullanılırsa da, GM bir seri teknoloji neticesi organizmanın genetik yapısında alana kazançlan farklıkları ifade eder. "Biyoteknoloji" ise çok daha genel bir terim olup bir organizmanın (ör. maya) veya onun ürünlerinin (ör. Enzimler) fark alanlarda kullanımını (bira, peynir, yoğurt gibi) ifade eder. Ancak, genetik mühendislik çalışmaları biyoteknolojik amaçlar için kullanılabilir.
GM ürünleri arasında ilaç, aşı, gıda ve gıda bileşenleri, hayvan besleme ürünleri ve lifli gıda imalatı başta gelmektedir. Tarım endüstrinde çeşitli böceklere karşı direnç sağlayan ve sıhhatli beslenmede ehemmiyeti olan ürünleri yapan genlerin belirlenmesi bu tür uygulamaların başarısı için en belirleyici basamaklardan biri olmaktadır. Ancak, genom teknolojilerindeki ilerlemeler son zamanlarda bir hayli organizmanın ayrıntılı genetik haritasının çıkarılıp karşılaştırılmasını olası kılacak düzeye gelmiştir.
2003 senesi itibarı ile 18 ülkeden takriben 7 milyon rençper tarafından yaklaşık 70 milyon hektar (hemen hemen Türkiye'nin 79 milyon hektar yüzölçümüne eşit) bir alanda başta mısır, pamuk, soya, patates ve pirinç olmak üzere pestisit dirençli veya kimi besinsel değerler kazandırılmış bir seri transgenik nebat ekimi yapılmıştır. Aynı sene içinde dünya transgen nebat imalatının yüzde 99'unu sağlayan ülkeler sırası ile AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ (yüzde 63), Arjantin (yüzde 21), Kanada (yüzde 6), Brezilya (yüzde 4), Çin (yüzde 4) ve Güney Afrika (yüzde 1) olmuştur.
Önümüzdeki 10 sene içinde büyük bölümü gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, GM ürünlerinin logaritmik olarak artacağı düşünülmektedir. Ancak, her yeni teknoloji gibi oranla yeni olan bu uygulamalar da fark toplumlarda fark düzeyde olsa da tartışmalara kapı aralamaktadır. Bu çeşit teknoloji için en yaygın tartışma konularını ise GM organizma veya ürünlerinin insan sıhhati ve etraf üzerine olan tesirleri oluşturmaktadır.
GM organizma ve ürünlerinin toplum için yararları ve tartışılan istikametleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
GM ürünleri YARARLARI
"Tarım"
Tat ve kalitede artış, erken olgunlaşma, besinsel değerinde artış, ürün artışı ve strese dayanıklılık, hastalıklara, insektisit ve herbisitlere direnç, yeni besinler (gıdalar) ve ekim teknikleri.
"Hayvan"
Direnç, üretkenlik, dayanıklılık ve etkin beslenme, et, süt ve yumurta imalatında artış, daha iyi teşhis metotları ve sıhhatli hayvanlar.
"Etraf"
Etraf arkadaşı biyoherbisitler ve biyoinsektistler, toprak, su ve enerjinin savunması, orman ürünleri için yeni biyoprosesler, atıkları daha iyi değerlendirme.
"Toplum"
Yüksek nüfus artışı gösteren toplumlar için yüksek ürün artışı
TARTIŞMA KONULARI
"Emniyet "
İnsan sıhhati üzerine: allerjenler, antibiyotiklere dirençlilik sağlayan gen veya gen yaftaları (markır)'nin transferi, daha bilinmeyen diğer etkiler. Etraf üzerine transgenlerin istenmeyen şekilde çapraz polenleşme ile dağılması, diğer organizmalar (ör. toprak mikroorganizmaları) üzerine olacak daha bilinmeyen etkiler, flora ve fauna biyoçeşitliliğinde muhtemel azalma.
"Oluşturulmuş genetik kaynaklardan istifade etme"
Dünya gıda imalatının yalnızca birkaç büyük şirket tarafından domine edilmesi, gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş olanlara daha fazla bağımlılığı, biyokorsanlık-natürel kaynakların yabancılar tarafından tüketilmesi.
"Etik"
Natürel organizmaların iç balanslarını ve kendi aralarındaki balansı bozma, türler arasında gen akışını hızlandırarak natürel süreci tahrif etme, hayvan genlerinin bitiklerde kullanılması (veya tersi için) yapılan itirazlar, bütün bu konulardaki toplumda oluşan stres etmeni.
"GDO için tüketiciyi bilgilendirici yaftaların kullanılma konusu"
"Yeni gelişmelerin sadece zengin ülkelerin lehine olacak şekilde tasarlanmaları "
Devamını Oku