kilo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kilo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2021 Pazar

Obezite ve Obezite İçin Risk Faktörleri


Obezite, insan vücudunda bulunan yağ miktarının ciddi oranda riziko oluşturacak şekilde artmasıdır. Bu olay, neticeninde ölüm olaylarının artması kaçınılmaz olan karakterize bir hastalıktır.

Dünya Sıhhat Örgütü tarafında belirlenen sınıflandırma sayesinde kişiler kendi vaziyetleri ile ilgili bilgi edinebilirler. Bu sınıflandırmaya göre; vücut kitle endeksi 18.5’in altında olanlar az kilolu, 18.5-24.9 aralığında olanlar normal kilolu, 25-29.9 aralığında olanlar fazla kilolu, 30-39.9 aralığında olanlar obez ve 40.5’in üzerinde olanlar ise süper obez olarak tanımlanır. Vücut kitle endeksi, vücut ağırlığının (kilogram cinsinden) boy uzunluğunun (metre cincinden) karesine ayrılmasıyla bulunur. (kilogram/cm2)

Yaşantının ileri bölümlerinde olabilecek rizikolar açısından obezitenin vücutta oluşturduğu yağlanmanın dağılımı çok ehemmiyetlidir. Gövde ve karın bölgesinde biriken yağlar, kalp rahatsızlıkları, yüksek tansiyon ve diyabet gibi hastalıkların ortaya çıkmasında ehemmiyetli oranda tesirlidir. Bu şekilde başka bir deyişle gövde ve karın bölgesinde yağ birikmesi şeklinde oluşan obeziteye elma tipi vücut yağlanması denir. Metabolizmada olabilecek belirtiler itibariyle yüksek risk grubunda olan bu hastalarda karın çevreninde bariz bir gövdesel yağlanma oluşumu söz konusudur.

Obezite sıhhatsiz ve balanssız beslenme şartları neticeninde ve hareketsiz bir yaşantının nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Yüksek kalorili yiyeceklerden sık sık tüketilmesi, fiziksel olarak hareketsiz bir hayat tarzının benimsenmesi, bilhassa batı tipi beslenme (fast food) şekilleri, glisemik indexi yüksek olan besinleri tüketme (pirinç,çikolata, şekerlemeler,arıtılmış edilmiş şekerler vs) obezitenin tetikleyicisi konumundadır. Avrupa ülkelerinde, batı tipi beslenme tarzının ana öğesi fastfoodlar ve hareketsizlik obezitenin en ehemmiyetli nedenlerindendir.

Şunu da belirtmek gerekir ki obez çocukların 1/3 ü, obez adölesanların ise takriben olarak %80 i erişkin yaşa eriştiklerinde obez kalmaktadır. Erişkin  dönemde obez olanların 1/3 ünde obezite küçüklük çağında başlamaktadır. Düşük veya iri doğumlar da aynı şeklide obezite için rısk etkenleri arasındadır.

Obezite Nedenleri (Etyolojisi)

  • Genetik Etmenler : Her 2 ebeveyni de obez olan çocuklar %80, sadece 1 ebeveyni obez olan çocuklar ise %40 obezite rizikosu altındadır. Ayrı olarak genetiğin hormonal balans ve işlev düzenine tesiri olduğu da gösterilmiştir.
  • Etrafsal Etkenler: Genetiğe ilave olarak etraf tesirleri de oldukça ehemmiyetlidir.
  • Beslenme: Anne sütünü en başından beri düzenli emen (2 sene) çocuklarda obezite rizikosu oldukça düşüktür. Diğer taraftan yukarıda söz edildiği gibi glisemik indexi yğksek besinler ve batı tipi beslenme ehemmiyetli risk etkenleri arasındadır.
  • Psikolojik Etmenler: Psikolojik etmenler aşırı insülin salınımı ve hızlı hipoglisemik tesirlerinden dolayı yeme içme gereksinimini artırabilir. Ayrı olarak kortizol gibi hormonlarla da irtibatlıdır. 
  • Hareketsizlik : Sosyoekonomik düzeyi yüksek toplumlar, rahat hayat şartlarına ve hareketsizliğe bağlı olarak kilolu olabilir.

Obeziteden kurtulmak için beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli, daha hareketli bir yaşantı benimsenmelidir. Yüksek kalorili ve aşırı yağlı besinler yerine daha sıhhatli olan sebze meyve tüketimi artırılmalıdır. Düzenli olarak egzersiz yapılmalı ve şayet varsa araba bağımlılığı giderilmelidir. Yürünebilecek mesafelerde netlikle arabadan uzak durulmalıdır. Hem de bir bisiklet aracılığıyla daha uzak mesafeler de spor yaparak kat edilmelidir. Bunlara karşın kilo verilemiyor iseniz doktorunuza müracaat edebilirsiniz.



 

Devamını Oku

Sağlıklı Beslenme İçin Bilmeniz Gerekenler


Büyümek ve sıhhatli bir vücuda sahip olmak açısından beslenme herkes için en ehemmiyetli husustur. Ancak insanlar arasında da bebeklerin, çocukların, gençlerin, genç yetişkinlerin, yetişkinlerin ve yaşlıların beslenme ihtiyaçları farklılık gösterir. Sözgelimi bebekler ilk doğduklarında her iki-üç saatte bir beslenirken, 1. Yaşlarını doldurmaya yaklaştıklarında çocuklar gibi daha düzenli bir beslenme programına sahip olurlar. Genel olarak dile getirmek gerekirse aşağıdaki ipuçları her yaşta beslenme için geçerli olabilir:

Günde üç öğün yemek yiyin (kahvaltı, öğle ve akşam yemeği). Ancak akşam yemeğinin kuvvetli bir öğün olması gerektiği inancından kurtulun.

Tüketilen yiyeceklerin büyük bölümünü sebzeler, tam hububatlar ve yağsız veya az yağlı süt ürünleri oluşturmalıdır.

Yağsız et, kümes hayvanları, balık, fasulye, yumurta ve kuruyemişler seçenek edilmelidir.

Doymuş yağ, trans yağ, kolesterol, tuz (sodyum) ve şeker ilavesi olmayan yiyecekler tüketilmelidir. Alışveriş yaparken yiyeceklerin muhtevası kesinlikle kontrol edilmelidir.

Porsiyon büyüklükleri kontrol edilmelidir. Açlığı giderecek asgari porsiyonlar seçilmeli ve tokluk hissedildiği an yemek sonlandırılmalıdır.

Ara öğünler mübalağa edilmediği sürece sıhhatli olabilir. Ara öğünlerde meyve, tam hububatlar veya kuruyemişler tercih edilmelidir.

Asitli ve şekerli içecekler yüksek kalori muhtevası hasebiyle seçenek edilmemelidir. Perhiz içecekler açlık duygusunu arttırıp fazla yemeye kapı aralayabileceğinden uzak durulmalıdır.

Gastroözofagal reflü ve kilo alımını engellemek için uykudan önce netlikle yemek yenmemelidir.

Asabi veya depresif vaziyetlerde yiyecekler meselesi çözmeyecek, aksine daha da büyütecektir.

Çocukları ödüllendirirken şekerli yiyecekler kullanılmamalıdır.

Yaz aylarında ağır öğünlerden kaçınılmalıdır.

Yiyecekler düşük ısıda pişirilmelidir.

Meyve ve sebzeler yenmeden önce mutlaka yıkanmalıdır.

Çiğ veya pişmemiş etlerin hiçbir türlüsü yenilmemelidir.

Özel Vaziyetler İçin Beslenme Teklifleri

Diyabet hastaları yukarıdaki teklifleri izlemeli ve kendilerine tekliflen şekilde glükoz düzeylerini izlemelilerdir. Günlük kan şekeri düzeyleri olası olduğunca normal düzeyde tutulmalıdır.

Normal olmayan çalışma saatlerine sahip kişilerde (gece vardiyaları, yarı vakitli işler, askerler gibi) ara öğün yapılmamasına çaba edilmeli ve üç öğünlük normal beslenme izlemelidir.

Yiyecekler kızartılmamalıdır.

Kilo vermeye çalışan kişiler tüm doymuş yağ oranı yüksek ve şekerli yiyeceklerden uzak durmalıdır.

Kilonuzu ve yeme alışkanlıklarınızı kontrol edemiyorsanız kesinlikle tıbbi yardım alınız.



 

Devamını Oku

Şişmanlık ve Zayıflamak İçin Tavsiyeler


Kişilerin genel sıhhat vaziyetlerinin iyi olması açısından fazla kilolara sahip olmamaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra çok zayıflık vaziyeti da insan sağlığında ehemmiyetli meseleler yaratabilmektedir. Ama ikisi arasında bir seçim yapılacak olursa zayıf olmak kilolu olmaktan her vakit daha iyidir.

Kilo alma yada kilolu olma problemlerinin önüne geçebilmek için belli başlı bir takım kaideler vardır ve buna uymaya dikkat edilmelidir. Nedir peki bu kaideler?

Beslenmenizde düzene dikkat edin. Yemek saatlerinizi hergün aynı saatlerde yapmaya özen gösterin. Böylelikle sindirim sisteminiz bu saatlerin dışında yeme ihtiyacı duymayacak ve yemek saatlerini alıştırdığınız gibi bekleyecektir.

Kahvaltılarınızı aksatmamaya dikkat edin. Uzun müddet duyulan açlıklar neticesi insan tıkınma şeklinde yeme ihtiyacı duyar ve böylelikle gerekenden besin miktarı vücuda girer ve sindirim hızınızın üstünde bir performans beklemiş olursunuz. Bünyenizde bunu karşılayamaz. Sizlere verebileceğimiz diğer ehemmiyetli tavsiyeler şunlardır:

  • Birşeylerle meşgul olurken atıştırma yapma alışkanlığınızdan vazgeçmelisiniz.
  • Yemeğe başlamadan önce salt suretle bir bardak su için. Bu su midenizde bir yer kaplayacak ve fazla besin girmesine ihtiyac duymayacaksınız.
  • Lokmalarınızı yavaş bir şekilde çiğneyin
  • Günde en az 15 dakika spor yapın
  • Tabak seçiminizi büyük tabaklar yerine küçük tabaklardan yana kullanın.
  • Yemeniz bittikten hemen sonra dişlerinizi fırçalayın. İnsanlar diş fırçalamaya karşı tembel bir yapıya sahip oldukları için ara atıştırmalardan bu sebepten dolayı uzak duracaktır.
  • Her hafta bir defa kesinlikle tartılın. Böylece kendinizle psikolojik bir savaşta başlatmış olacaksınız.
  • Stressiz bir hayata kendinizi alıştırmaya çalışın, kendinizle psikolojik savaşların içine girmekten kaçının.
  • En ehemmiyetlisi de yemek yemenin bir zevk olduğu düşüncesinin aklınızdan silip atın
  • Çağrılara aç bir şekilde gitmeyin
  • Içki alışkanlığınızdan vazgeçin
  • İçecekleri şekersiz kullanmayı alışkanlık edinin
  • Tok karna yatmayın
  • Ara öğünlerde salata tüketin
  • Günde en az 1,5 litre su tüketin
  • Gündelik hayatınızda kullandığınız vasıtaları ya erişeceğiniz yere uzak bir mesafeye park edin, toplu taşıma kullanıyorsanız bir durak önce inip yürüyün.


 

Devamını Oku